16 Şubat 2012 Perşembe


Pervaneler

Kelebeklerin ömründen bahsedilir hep

ya yaşarken ya da severken

kim bilir belkide giderken

bir yerlerden, birilerinden...

Bir gün veririz böyle gelmiş

böyle geçsin diye.

Aslında onlar yaşar en tadında

en uçlarda

herkesin yanlış anlamasıyla

o rahatlıkla

bir gün yerine

kendi ömrü kadarca...

bazen kısa yollar

daha acısız ama daha acımasızdır.

yolun sonu hızlı gelir.

bu da daha az acı verir;

lakin yolun sonu için

acımasızdır gerçekler..

Şimdi cümlelerin içinden

kısa yoldan

yürümek gerekirse:

"Hayatlarını birkaç mevsim sürdürürler

nihayetinde onlarda ölürler". Hepimiz gibi...


Ömrü bir gün olandır pervaneler.

pek önemsenmezler

belkide sevilmez

ondan bilinmezler.

Düşün kelebeği en çok onlar kıskanır

ne bir kaç mevsim yaşadığı için

ne de renkli pulları parladığı için

sebebi bu kelimelerde değil mi gizli.

Aşkı asıl anlatandır pervaneler

aşkın en sıcak şehrini severler.

Orada ateşe aşık yaşarlar

aşık olduğu ateş etrafında

yanacağını bile bile pervane olurlar.

Ateşle pervane yanyana olmaz haliyle

son kanatlarını ona dokunup ölmek için çırpar

dokun ve öldür bedenimi misali.


Bana aşktan bahsedenlere

hep bu hikayeyi anlatırım

insani aşklarda böyledir.

Bakmanın zor olduğu bu

pencerede.

pervane de sever kelebek de;

ama herkes

kelebeğin

renklerine ve ömrünün ışıltısına

hayranlaşır.

sonrası hep aynı senaryo..

kelebekler kazanır.


Ne gariptir ki

pervane misalidir bende aşklar.

ateşler şehrinde yaşarım

ateşe aşık olmadan

kendimi kandırırım

bu yüzden yalnızım..

En iyisi bencilim demeli

duyulmak istenildiği gibi

işte ben böyleyim

şimdi ölmek

istemeyenlerdenim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder