19 Nisan 2012 Perşembe



GEÇMİŞİ OLUP DA GELECEĞİ OLMAYANLAR YANİ KOLEKSİYONLAR

Başlığı yazarken aslında konuyu özetlemiş gibi oluyorum. Bu yüzden bu konu üzerinde sayfalarca durmaya gerek yok kanımca. Kısaca fikir ve düşüncelerimi yazmak istiyorum sadece. Öncelikle Koleksiyonla uğraşanlara, hayatının önemli bir evresini bu işe adamış koleksiyonculara saygım büyük ama ben bu olaya pek sıcak bakamıyorum. Bir kere eşyalarla anı yaşama, yakalama olayını bitiren, geçmişi geleceğe taşıyan en baş icattır koleksiyon.

İnsanın kendini bile çok sevmemesi gerekir ya da karşında duran her ne ise aşırı bağlanmamalı. Sonra egolar tavan, kişilik taban olur. Ortasını bulmak lazım. Ama insan aynanın karşısında dahi kendini farklı görüp, maskeler takınıp, hayatın balolarına koyuşuyor. Tabi hepsinin toplamının arkasında kaybetme korkusu tekevvün edebiliyor. Akabinde herhangi bir eşyanın plak, gözlük, gitar, saat, para vs gibi koleksiyonlara, ha tabi pul koleksiyonu meşhurdur onuda unutmamak lazım bağlanılması gibi durumlar anı yaşamayı ortadan kaldırıyor. Genellikle gençlik yıllarından alışkanlık haline gelen koleksiyonculuk, yaşlılık döneminde devamlılık arz ederek yıllarını bir nesneye odaklamak durumuna dönüşmesi bana mantıklı gelmiyor. Onlarla oyalanırken belki hayattında, yıllarında bir çok şeyi kaçırıyor ya da eksik kalıyor ki artık hayatın son evrelerine geldiğini hissettiğinde bir bakıyor o kadar koleksiyonlar arasında kaybolmuş ve anıların tozlu yükü altında vicdanı muhasebesi açık vermiş. Bazende o kadar uğraşılmış, düzene sokulmuş bir koleksiyon bir arkadaşın, tanıdığın aşırı ve sevimsiz ısrarları sonucu bozulabiliniyor, koleksiyondan bir parça hediye edilmesi gibi. Yani burdan da anlaşılacağı gibi bir şekilde emek harcadığın, kendinin dahi kullanamadığın, kullanmayı unuttuğun yıllarına karışmış o değerler, yaşanmışlıkları ya da yaşanamamışlıklarıyla bir şekilde
kaybolacak sen farkederken belkide farkedemeden.

Bahsettiğim gibi gençlik yıllarında başlanıldığı zaman pek sorun teşkil etmiyordur o yılların verdiği enerji, adrenalin, hareketlik bir şeylere sahip olma ve farklı olma güdüsü daha da iştahlı eylimlere yol açıyor bu da ömrün son anlarına kadar köprü oluşturabiliyor eğer koleksiyon olayını takıntı yaptıysanız. Ömrün son demlerinde öyle bir demlenir ki ruh eşya değil bir can arar o koleksiyonlar arasında cana neler batar neler. Nihayetinde onlarda sizden yoksun kalacak o çocuk gibi bakılan koleksiyonlar kime emanet olacak olsa bile belli bir süre sonra onlarda salacak dağıtacak hep öyle olmuştur ordan burdan okuduğumda bu konularla ilgili.

Koleksiyon konusuna girecek ise savunduğum bir hususta var tabi. Mesela bir sanatçının besteleri, plaklarının, kayıtların arşiv olarak muhafaza edilmesi vefatından sonra. ve ya bir sanatçının işiyle ilgili bir çok nesne, eşya toplaması, biriktirmesi gibi. Ama bunlar koleksiyonculuktan daha ayrı bir durum bence yinede bahsetmek istedim.

Son olarak illa ki hastasıysan bir şeylerin onunla ilgili bir şeyler yapabilmek için onu kusursuz bir şekilde muhafaza etmek gerekli değil sonucuna varmak istiyorum. Git bir şeylerle uğraş, al, kullan, koy bir köşeye canın istediğinde bir kez daha kullan, ona buna dağıt yeterki bağlanma, anı yaşa. Taşıdığın can dahi senin değilken bağımlı olma! Tüketirken hastalanma! Herşeyin başı o beş harfli kelime nedir tabiki sağlık! Bu koleksiyon konusu üzerinden aslında bir çok konuya, duruma, dolaylı yollardan ithafımdır. Anlayan anlamıştır beni. Sen nerden biliyorsun genç yaşında bu işle uğraşmadan ne ahkam kesiyorsun diyorsanız o'nada eyvallahım var. Ben sedece okudum, bir kaç kilo tarttım, düşündüm en önemlisi "empati" kurdum sonra kafama bulaştı bu düşünce bende kafamı yıkamak yerine kağıtın üstüne silkeledim ve bunlar döküldü baya kirliymiş saçlarımda anlaşılan. Bayakirlikuş muş uçmuş durmuş burası muş yolu yokuş diye gider durduramazsın bu kelimeleri "nokta" koymazsan. Dağılacak gibi olurken konu bir balans ayarı ve ani manevra ile bitirme vuruşu yapıyorum gol olur mu? bilmem. Başlık bence etkili idi onla bitirelim ne dedik: "GEÇMİŞİ OLUP DA GELECEĞİ OLMAYANLAR YANİ KOLEKSİYONLAR".

8 yorum:

  1. Belgesel sarmadı herhalde:))

    YanıtlaSil
  2. kafan attığı zaman yıllarca biriktirdiğin çok sevdiğin ıvır zıvırlarını torbalara kutulara doldurup çöpe atmak zor gelmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o da bir çözüm. kafanın atmasıyla birlikte bir sihir harbi başlar o an beyin tarafından kiralanmış bir katil tutulur olan eşyalara olur:) bağlanma! yaşa! nasıl yapacaksan yap diyelim o zaman.

      Sil
  3. "...İnsanın kendini bile çok sevmemesi gerekir ya da karşında duran her ne ise aşırı bağlanmamalı. Sonra egolar tavan, kişilik taban olur. Ortasını bulmak lazım..."

    Ne kadar dogru söylediginin aslinda farkinda olan...
    Koleksyoncu Günerden Saygilarla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim yorumunuz için. Farkındalık erdemine sahip olan koleksiyoncu Güner'e de selamım olsun yazımdan seçtiğiniz her cümle.

      Sil
  4. Serkan Kırbıyık19 Nisan 2012 16:02

    5 harfli değil SAGLIK 6 harfli ..Sigortalayın....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 6 harfli olduğunu biliyorum orada kelime oyununa benzer bir şey yapmak istedim kendimce 5 harfli olarak "Salık" kelimesinden bahsettim salık, tavsiye demek ve olgu anlamıda var yazımın tavsiyeliğine küçük bir çivi çaktım orda. "nedir tabiki sağlık!" diyerekte vurguladım durumu. Bunu herkesin anlaması imkansıza yakın zaten. Dikkatiniz için teşekkür ederim. Bu sevindirici yazımı dikkatlice okuduğunuzu gösterir. Sağlığım sigortalı kağıt üzerinde ama Tanrı ile bir mukavelem yok geçerli sayılır mı kim bilir?

      Sil
  5. ben o çivinin çakılan tahtasıyım anlamıştım, siz bildiğiniz gibi yazın:)

    YanıtlaSil